Teniste sezonun ilk Grand Slam turnuvası Avustralya Açık Tenis Turnuvası'nda Ekselansları Roger Federer Ajantinli Juan Martin Del Potro'yu 6-4, 6-3 ve 6-2'lik setlerle 3-0 yendi ve yarı finale yükseldi. Şahsi fikrim Fedex'in gelmiş geçmiş en iyi tenisçi olduğu yönünde. Teknik oyun tarzı, kendine güvenen yapısı oldukça etkilemiştir hep. Agassi'yi ve ucundan Sampras'ı seyretmiş biri olarak hiçbir tenişçiden onu izlerken aldığım hazzı alamadım. Uzun müddet WTA sıralamasının hep zirvesinde kaldı. Son 2-3 yıldır bir iki adım geride kaldı gibi gözükse de o aslında hep 1 numaraydı sevenlerinin gönlünde. Onun kaybetmesini izlemek bile güzeldi. Kaybettikten sonra rakibine sarılışı, mütevazi tavırları mest etti hep. Henüz 30 yaşında Ekselansları. Tonla rekor kırdı kariyerinde, saymakla bitiremeyiz. İki gün önce oynanan bu bahsi geçen maçta kariyerinde 1000.ci kez kortlara ayak bastı Ekselansları. Sevinç ve hüzün dolu -ki çoğunlukla sevindi- 1000 maç. Oynadığı 1000 maçın 814'ünü kazanmış gerçek bir şampiyon. 16'sı Grand Slam olmak üzere, ki burda da rekorun sahibi yine o, 70 turnuva kazandı kariyeri boyunca. İki rekoru kırmaya da çok yaklaştı ayrıca. İlki, Grand Slam'lerde en fazla maç kazanma rekoru. 232 galibiyetle 233 maç kazanmış ABD'li Jimmy Connors'un ensesinde. Bir diğeri ise yine Jimmy Connors'un lider olduğu bir alan. Grand Slam turnuvalarında en fazla yarı final oynayan tenisçi ünvanı. Connors 31 kez ile lider. Fedex ise bu galibiyetle sayıyı 30'a yükseltti. 1000 maçlık kariyerinde en fazla sevindiği maçın 2001 yılında Wimbledon'da 19 yaşında iken, idolü olarak gördüğü Pete Sampras'ı yendiği maç olduğunu belirtmiş. Zaten o maçla beraber Tenis dünyasına bağıra bağıra geliyorum demişti Federer. Altta Federer'in kariyerinden unutamadığım anlardan sadece bir tanesinin videosu var. Şimdinin 1 numarası ! Djokovic'in hala inanmakta güçlük çektiği o sihirli vuruş.Nice 1000'lere usta, çok yaşa...
24 Ocak 2012 Salı
23 Ocak 2012 Pazartesi
22 Ocak 2012 Pazar
'Special' One
Milan'ın dün Novara'yı 3-0 yendiği maçta 2 şık gol attı İbrahimoviç. Geldiği günden bu yana takımın çehresini değiştirdiği aşikar. Biz de Milan için oynayınca birbaşka sever olduk kendisini. Bu postu geçmemin sebebi başlığa ithafen, attığı ikinci golün mükemmelliğinden mütevellit. Maçın özeti altta.
En Büyük Totti !
Seri A'da iki gün önce oynanan Roma-Cesena maçını izleyenler tarihe tanıklık etmiş oldular. İtalyanların 90'lı yıllarda Del Piero ile birlikte, yetiştirdiği en önemli yıldız olan Roma'nın kaptanı Francesco Totti Seri A'da tek takım formasıyla en fazla gol atan oyuncu rekorunu ele geçirdi. Eski rekor 210 golle 1949-1956 yılları arasında Milan forması giyen İsveçli oyuncu Gunnar Nordahl'a aitti. Totti attığı iki güzel golle gol sayısını toplamda 211'e yükseltti rekoru ele geçirdi. Özellikle attığı 2. gol ofsayt olsa da , Lamela'nın pası ve Totti'nin vuruşu enfes. 1992 yılından beri alt yapısından yetiştiği Roma'nın A takımında oynamakta "Büyük Kaptan". İlk maçını 28 Mart 1993'te Brescia'ya karşı oynadı. İlk golünü ise bundan uzun zaman sonra 24 Eylül 1994'te Foggia Calcio'ya karşı attı. Daha sonra hiç bırakmadığı formasıyla lig, şampiyonlar ligi ve kupa dahil olmak üzere toplamda 625 maçta 266 gol 136 asist gibi olağanüstü istatistiklere sahip, gerçek bir "Trequertista" ünvanına sahiptir,aşağıda istatistikleri mevcut. Futbolda nesli tükenen 10 numaraların en son ve en güzel temsilcilerindendir nitekim. Teknik ve oyun zekası olarak say say bitiremeyiz özelliklerini. Üzülüyorum böyle oyuncuların birgün futbolu bırakacağını farkettiğimde. Yetişmiyor çünkü artık. İtalyanlar hep böyle oyuncular çıkarırdı geçmişte Roberto Baggio tarzı 10 numaralar ama 2000'lerden sonrası tam bir buhran İtalyan futbolu adına. 35 yaşındaki Totti'yi 40'ına kadar izleyebilmek dileğiyle...
Altan Tanrıkulu muamelesi görmek istemem ama wikipedia'dan alıntıdır
21 Ocak 2012 Cumartesi
WTF !
Milan'ın Ganalı futbolcusu Kevin-Prince Boateng'in kız arkadaşı Melissa Sata
"Kevin sakatlığının sebebi, haftada 7 ile 10 arasında seks yapmamız".
Boa 'Teng'e hak veriyorum.
13 Ocak 2012 Cuma
Güle Güle Ordinaryus ...
Türk futbolu bir büyük efsanesini daha yitirdi bu akşam. Lefter Küçükandonyadis zatürre sebebiyle kaldırıldığı hastanede 87 yaşında hayatını kaybetti. Kendisini izleyemedik ama Metin Oktay, Hakkı Yeten gibi onun da çok anısını duyduk. Türk futboluna yıllarca hizmet etmiş, en fazla iz bırakmış oyuncuların başında gelirler Metin Oktay ile beraber, bilhassa da Fenerbahçe'ye çok büyük hizmetlerde bulunmuştur. Rum bir baba ve Türk bir anneden olma Lefter, nam-ı diğer Ordinaryus, 75'i futbola başladığı Taksim Spor'da, 423'ü çok sevdiği ve sevildiği Fenerbahçe'de, 4'ü Fiorentina'da, 2'si Nice ve 2'si de AEK'da olmak üzere toplam 506 gol bıraktı kariyeri boyunca rakip filelere. Türk Milli takımında ise 46 maçta 21 gol yazdırmıştır hanesine. Sadece bu istatistikler bile ne kadar büyük futbolcu olduğunun kanıtıdır. Yunan Milli takımında para teklif edilmesine rağmen oynamayı reddetmiş, taraflı tarafsız bütün futbolseverlerin kalbinde taht kurmuş büyük bir isim. Aynı zamanda şeref madalyası almış ilk milli oyuncudur. Ezeli rakip ebedi dost Fenerbahçe'de adeta efsaneleşmiş, taraftarın taparcasına sevdiği bir ismi kaybetmenin hem Türk futbolu hem de ebedi dostluk garinesine binaen üzüntüsünü yaşamaktayız. Hepimizin başı sağolsun, Allah rahmet eylesin, Hakkı'ya Metin'e selam söyle Lefter...
12 Ocak 2012 Perşembe
Yiğit İsmail Gökoğlan Galatasaray'da !
İlk transfer gerçekleşti nihayet.Sezon başından bu yana en büyük sıkıntıyı kenarlarda yaşadığımız çokça konuşuldu. Bu doğrultuda öncelikle Shaqiri,Amrabat ve Keita gibi isimlerle adı birlikte anıldı Yiğit'in. Yabancı kontenjanı nedeniyle ilk 11'de oynayacak oyuncunun yerli olması avantaj tabi ama Yiğit henüz Galatasaray'da ilk 11'de oynayayacak kapasitede değil, en azından şimdilik. Ancak kadro içi rekabetinin artması adına Kazım ve Engin'i tehdit etmesi bakımından yararlı bir transfer. Fatih Terim'in elinde de oyununu bir iki kademe yukarıya çekebilirse işte o zaman hem Galatasaray'a hem de Milli Takım'a çok yararlı olmuş olur bu transfer. Belli özellikleri olan bir oyuncu Yiğit, hem topla hem de topsuz hızlı,dripling yeteneği var ama daha çok çizgi oyuncusu. Oyunun içinde çok fazla gözükmüyor ki zaten bizim de Kazım'dan en fazla muzdarip olduğumuz şey bu. Emre ve Semih'teki -özellikle de Emre- gelişimi gördükten sonra Yiğit içinde ümitlenebiliriz ama hayal kırıklığına uğramamak adına yine de beklentileri düşük tutmak lazım. Ofansif topsuz oyununu ve baskı altında top kullanma,karar verme yetilerini geliştirebilirse gerçek anlamda bir kanat oyuncusu kazanmış oluruz. Ama asıl önemli olan, Anadolu'dan üç büyük kulübe gelen çoğu oyuncuda olduğu gibi özgüven kaybı yaşamaması. Formanın büyüklüğü altında ezilmez, baskıyı kaldırabilirse zaten gerisi gelir nitekim potansiyeli olan genç bir oyuncu. Bonservisi için ödenen 2.8 milyon Euro günümüz şartlarında normal artık. Galatasaray'a ve Türk futboluna hayırlı uğurlu olsun. Bu arada 5 Haziran doğumluymuş benden 13 gün büyük. Bu yakışıklılık ve ikizler burcunun birleşiminden çok iyi sonuçlar çıkmıyor, kendimden biliyorum ;) Umarım o taraklarda bezi yoktur, bulaşmaz gece alemlerine de futboluna tamamen konsantre olur.
10 Ocak 2012 Salı
9 Ocak 2012 Pazartesi
Diego yine harika vurdu !!!
''Leonardo'yu anlayamıyorum. Milan'dan İnter'e geçtiğinde de anlayamamıştım. Bugün PSG'de ne yaptığını da anlamıyorum. Futbolcu mu, antrenör mü, menajer mi, petrolcü mü diye kendime soruyorum ama anlamıyorum''
Foy Sermaye'yi yendi, Maviler Kazandı !!!
FA Cup 3. tur eşleşmeşinde City of Manchester'da karşı karşıya geldi iki ezeli ralip. 3 yıldır her türlü imkana sahip olmasına karşın bir türlü "takım" olamayan ancak bu yıl bambaşka bir gözle izlediğimiz ve ligde de liderlik koltuğunda oturan M.City, maç öncesi çoğu futbolseverin favorisiydi benim gibi. Maçın hemen başında Rooney'in harika kafa vuruşuyla gelen gol aslında çoğu takımın antrenmanlarda denediği klasikleşmiş yan top çalışmasıdır. Ardından da maçın yıldızı hakem Chris Foy sahneye çıktı ve faul bile olmayan pozisyonda Kompany'e kırmızıyı çıkardı. Pozisyonu dikkatle izleyin, Kompany çift ayak dalıyor ama niyeti de müdahalesi de topa. Hatta ona müdahele bile denmez, söküp alıyor topu. İngiliz hakemler iyice işin bokunu çıkarmaya başladı. Bu dakikadan sonra savunma düzeni bozulan City'nin üzerine bir kişi fazla oynamanın da avantajıyla iyiden iyiye yüklendi United. Özellikle Nani, Kompany'nin yerine stopere kayan Richards'ın yokluğunda sağ tarafını felç etti City'nin. Bu ataklardan birinin sonucunda gelişen pozisyonda Welbeck olağanüstü vurdu, 2-0. Topu süzüşü, beklemesi, dönerek vuruşu gerçekten de harikaydı. Ardından bir de penaltı yaptırdı, Rooney önce kaçırdı ardından kafayla tamamladı. Golü attıktan sonra kayarak bilerek yere atlaması ise tam Rooney'e yakışan cinstendi.
İkinci yarıya beklendiği gibi baskılı başladı City. Kolarov'un frikikten attığı gol görülmeye değerdi. Bu golden sonra baskıyı iyice artırdı M.City, özellikle Agüero etkiliydi. Fazla geçmedi golünü de attı. Tabi golden önce, 6 ay önce futbolu bırakıp evden maça gelen Scholes'un Nani ile değişmesi de düşürdü United'ı oyundan. Nani kontra ataklarda çok önceden bitirebilrdi maçı tıpkı Community Shield'da olduğu gibi. Scholes fantazisi az kalsın elinde patlıyodu Fergie'nin. Ama orada da devreye Foy girdi. Phil Jones'un net eliyle kestiği topu penaltı olarak değerlendirmedi. Tamam bacak arasından geçtikten sonra eline çarpıyor top ama, istemese çarpmayabilirdi, o topa kolundan destek almadan da kayabilirdi. Son dakikada Kolarov yine harika vurdu ama bu sefer açı dardı biraz. Nitekim M.City her şeyi denedi kazanmak için ama sermayesi Foy'a yetmedi. Ama bu maçta gösterdikleri mücadele şampiyonluk yolunda büyük güven kazanmalarını sağladı. 10 kişiyle ellerinden kaçırdıkları ezeli rakiplerine karşı ligin ikinci maçında yine kendi evlerinde çok başka bir maç oynayacaklar diye tahmin ediyorum. Taraftarına da artık takım oldukları hissini veriyor City'li futbolcular ve bu sezon şampiyonluğu herkesten daha çok hakediyorlar. Ayrıca dün çekilen kuralardan sonra M.United, Liverpool ile eşleşti. Foy'un bokunu umarım büyük kaptan Gerrard temizler. Maçın videosu hemen altta.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)